İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) temmuz ayı olağan meclis toplantısı İBB Başkanı Tunç Soyer başkanlığında yapıldı. Meclis sonunda gündem dışı konuşan Soyer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu okudu.
Soyer’in mektubu şöyle:
“SAYIN CUMHURBAŞKANIM YUMRUĞUNUZU GEVŞETMENİZ GEREKİYOR”
“Sayın Cumhurbaşkanım. CHP’li bir belediye başkanı olarak bu mektubu AKP Genel Başkanı’na değil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazıyorum. Misyona başlama merasiminde yaptığınız konuşmayı dinledim. ‘Nefreti, öfkeyi, hasımlığı öne çıkaran değil, muhabbeti, müsamahayı, kardeşliği ve kucaklaşmayı yücelten bir anlayışla hareket ediyorum’ dediniz. Misyon mühletinin birinci gününde en az oy aldığı bir mahalleyi ziyaret eden yönetici olarak belediye başkanlığı vazifesini dört yıldır ben de bu prensiple yürütüyorum. Söylediğiniz üzere 28 Mayıs itibariyle seçim devri sona erdi ve siz seçim periyoduna takılıp kalmanın Türkiye’ye patinaj yaptıracağını bildirdiniz. Benim de niyetim motamot sizin söylediğiniz üzere geçmiş defterleri karıştırmak değil. Muhalefetin sizi anlamadığından, vizyonunuzu kavrayamadığından, uzattığınız eli, sıkılı yumruklarla karşıladıklarından kelam ettiniz. Sayın Cumhurbaşkanım, İzmir’i gerçekten anlamak istiyorsanız sizin de yumruğunuzu gevşetmeniz gerekiyor. İzmir Türkiye’nin vicdanıdır. Tarih boyunca o denli olmuştur. O nedenle İzmir’i anlamadan ülkenin geleceği kurulamaz. İzmir’i anlamanın kimi anahtarlarını naçizane paylamak istiyorum.
“SİZE OY VERMEYENLER EN AZ SİZE OY VERENLER KADAR MİLLİYETÇİ”
İzmir muhalefetiyle, çok rengi çok sesi çok nefesiyle var olmaya devam edecektir. Zira bu çok seslilik tehdit değil, zenginliktir Türkiye için. Beşerler özgür fikirleriyle kendini tabir etmeye devam edecektir zira özgür niyetin kentidir İzmir. Unutmayın size oy vermeyenler en az size oy verenler kadar milliyetçi, en az sizin kadar milletine, memleketine aşık. O nedenle ne korkarlar ne sinerler. Ya benim üzere sev ya da terk et demeyin bize. Mustafa Kemal Atatürk’ün müsaadeden bir an bile sapmadan var olmaya devam edeceğiz.
“İZMİR’İN HAKKINI VERİN. CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI VAR DİYE İZMİR’İ CEZALANDIRMAYIN”
İzmir’in hakkını verin. CHP’li belediye başkanı var diye İzmir’i cezalandırmayın. Örneğin 7 yıldır ihalesi yapılmayan Halkapınar-Otogar Metrosu. Örneğin 4 yıldır ihalesine çıkılmayan Elektrik Fabrikası satışı. Örneğin yaklaşık 1 yıldır yurtdışı borçlanma müsaadesi verilmeyen Çiğli Tramvayı. Örneğin tekrar yaklaşık 1 yıldır Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda yalnızca onay bekleyen 30 milyon Euro’luk Narlıdere Metrosu kredisi üzere. Hak ettiğini kısmayın. Çünkü İzmirli haksızlığa gelmez. Ekte listelenenler uzun yıllardır karşılık bile verilmemiş taleplerin birtakım örnekleridir. İzmirli 45 verip 1 almayı istemiyor. İzmirli vakit kaybetmek istemiyor. İzmirli hakkını istiyor. İzmirli patinaj yapmadan yoluna devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanım naçizane arz ettim. Bedelli Özgür Hızal sizden rica ediyorum. Maliye Bakanımıza ya da Cumhurbaşkanımıza bir arada gidelim. Ne vakit derseniz. En azından Narlıdere Metrosu’nun 30 milyon Euro’luk son diliminin onayının verilmesi ismine gidelim.”
Soyer’in akabinde kelam alan AKP Küme Başkanvekili Özgür Hızal ise, “Elbette ki burada birbirimizi eleştirdik. Orada mektubunuzda kabul etmediğimiz konular var. Lakin bizler İzmir’in meclis üyeleriyiz. Asla bugüne kadar bizim liderimiz değilsiniz demedik. Bugün ve bundan sonraki her süreçte İzmir’in menfaatine ne gerekiyorsa AK Parti Küme Başkanvekili yahut meclis üyesi olarak gereğini yapmak için elimizi taşın altına koyarız. Kâfi ki diyalog kapıları kapanmasın açık kalsın. Bu bazen telefon ile, ileti ile ya da mecliste bir konuşma ile çözülebilecek problemler olduğunu gördük ve çözdük. Burada Buca Belediye Liderimiz kalkıp cezaevi ile ilgili konuştu ve sorun farklı bir evreye taşındı. Ben bu anlamda AK Parti Küme Başkanvekili olarak elimizden ne gelirse yapacağız” açıklamasını yaptı.