Ali Öner, başrolünde Erkan Petekkaya, Sezin Akbaşoğulları, Cengiz Orhonlu ve Lisanın Döğer’in yer aldığı, heyecan dolu kısımlarıyla çarşamba akşamları Kanal D’de ekrana gelen ‘O Kız’ dizisine dahil oldu. Maksadının oyunculukta ilerlemek olduğunun altını çizen Öner’le rolünü, motosiklet tutkusunu, mesleğini ve hayallerini konuştuk.
*‘O Kız’da Doruk karakteriyle izleyici karşısına çıktınız. Tabiri caizse tozu dumana kattınız… Senaryoyu okuduğunuzda neler hissettiniz?
Beni çok heyecanlandırdı. Kıssa nitekim etkileyici; insanın diğerlerine karşı olan yaklaşımını ve davranışlarını sorgulatıyor. Doruk da düzgün ve pak kalpli, eğitimli, varlık içinde fakat baba sevgisi görmemiş ve annesiyle birlikte doğduğu meskenden ayrılmak zorunda kalmış. Dünyanın bir ucunda kendini yetiştirebilmiş. Olgunlaşmış ancak bir yanı da hâlâ çocuk kalmış bir karakter.
*Birçok yeni dizi başlıyor lakin siz ‘O Kız’da olmayı tercih ettiniz. Dizinin size verdiği en hoş bildiri ne oldu?
Güçlü bir öyküsü ve takımı var. Kıssanın ana temelinin; kişinin yaşadığı zorluklara karşın içindeki düzgün tarafı yaşatması gerektiği… Olumlu bildirileri çok olan bir dizi.
*Projeler dışında sizi çok tanımıyoruz aslında, kimdir Ali Öner?
Manisa, Salihli’de doğup-büyümüş, lise hayatından sonra Denizli’ye üniversiteye gitmiş, sonrasında da farklı kentlerde yaşamış, küçüklükten beri hayali ve amacı kendinden büyük biriyim aslında… Yani ben daima hayalperest ve bir şeyleri elde etmenin azim, çalışma ve disiplinden geçtiğini düşünen biriydim. Hâlâ da öyleyim… Ders çıkarabilen biriyim. Motosiklet sürmekten çok keyif alıyorum, özgürleştiğimi düşünüyorum. Spor salonunda baş dağıtırım. Uçlarda yaşamayı sevmeyen, anda kalıp, geçmişe takılmayan, her vakit ileriye bakan biriyim.
*Motosiklet tutkunuzdan bahseder misiniz?
Motosikletlerle çok küçük yaşta tanıştım. Babam o vakitler motosiklet tamircisiydi. Endüstriye yanına giderdim. Motosiklet sürmek benim için sahiden büyük bir tutku. Katiyetle kendimi en özgür hissettiğim yer.
‘Birçok bahiste benziyoruz’
*Doruk’a dönersek, ortak noktalarınız var mı?
Kesinlikle var. Doruk kendinden emin, küçük yaşta kendini yetiştirmek zorunda kalmış olgun biri, verdiği kararlar da yanıtlar da tereddütsüz ve dobra… Sevdiği insanları keyifli etmek isteyen, saygılı ve güler yüzlü biri. Ben de bu türlü biri olduğumu düşünüyorum. Aslında her oyuncu canlandırdığı karakterde kendinden bir şeyler görür ve kendinden yola çıkar. O yüzden Doruk’la her bahiste olmasa da birçok hususta benziyoruz.
*Peki siz Ali olarak, Doruk’a ne söylemek isterdiniz?
Doruk’a geçmişe takılıp kalmamasını, önüne bakmasını ve ‘an’da kalıp ‘an’ı yaşaması gerektiğini söylerdim.
‘Hedefim oyunculukta ilerlemek’
*Aynı vakitte modellik de yapıyorsunuz lakin galiba oyunculuk daha ağır bastı…
Evet, bir devir ufak bir modellik tecrübem oldu. Oyunculuk en başından beri istediğim ve hayal ettiğim bir meslekti. O yüzden oyunculuk daima daha ağır bastı.
*Peki, daima güzel mıydınız?
Aslında, bence insan kendisiyle barışık ve biraz da öz inançlı olmalı. Fakat liseden sonra etrafımdakilerin bu tarafta övgüleri arttı. Liseden sonra toparladım diyebiliriz. (Gülerek)
*Hayranlarınız sizi karizmatik buluyor, siz buna katılıyor musunuz?
Bence karizma bir duruş ve stil problemi… Yakışıklılıkla pek ilgili olduğunu düşünmüyorum…
*Genç yaşınıza karşın birçok tecrübesi barından bir mesleğiniz var. Tümüne baktığınızda hangi noktada hayatınız değişti?
Aslında hayatım; oyunculuk yapmaya karar verip ve bunu somutlaştırmaya başladığım vakit tümüyle değişti. Bir nevi her şeye sil baştan başladım. Sonrasında canlandırdığım karakterler bana farklı izleyici kitlelerinden tanınırlık sağladı. Oynadığım her bir karakter, değişimi de beraberinde getirdi ve hâlâ da devam ediyor. Oyunculuk uzun bir serüven ve ben daha çok başındayım.